İCRA TAKİPLERİNDE TAKAS MAHSUP TALEBİ VEYA DAVASI

Takas ve mahsup talebi birbirlerinde ayrı kavramlardır. Y.H.G. 74/31 sayılı kararında: “Mahsup talebinde birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak yoktur. Mahsupta, hiçbir zaman iki alacak· söz konusu olmayıp, bir tarafın alacağını, yani zilyedin masraflarını elde ettiği semereler oranında indirmeye konu etmesi durumu vardır. Takasta ise, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak vardır.” Demektedir.

İcra takiplerinde tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak alacakları olabilir. Tarafların en az şekilde zarara uğramadan karşılıklı olarak takas ve mahsup yapmaları hem taraflar hem de usul ekonomisi için faydalı olacaktır. Bunun için bazı şartlar bulunmaktadır.

HGK’nın 12.10.1994 tarih ve 1994/251-593 sayılı kararında da benimsendiği üzere, icra mahkemesinde takas ve mahsup iddiası kural olarak;

1-Takasa konu alacağın İİK’nın 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunması,

2-Bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması,

3-Alacağın ilama bağlanması hallerinde nazara alınabilir. Bu istem, takibin her safhasında ileri sürülebilir.1

Yukarıda belirtilen şartların varlığı halinde icra dairesi veya icra tetkik mercii tarafından alacakların takas ve mahsubuna karar verilebilmektedir.

Takas Mahsup Talebi Ne Zaman İleri Sürülebilir?

Takas mahsup talebi için herhangi bir süre belirtilmemiştir.2 İcra takibinin her aşamasında bu talep ileri sürülebilir.

Takas Mahsup Talebi İçin Nereye Başvurmalıyım?

İkinci olarak takas mahsup için icra dairelerine talepte bulunulabileceği gibi doğrudan icra tetkik merciine dava yolu ile başvurulabilmektedir. Uygulamada, icra dairelerine yapılan talepler reddedilmektedir. Zaman kaybetmemek adına, doğrudan icra tetkik merciine takas mahsus talebi adı altında dava açılmasını tavsiye ederiz.2

Yukarıdaki kısa açıklamalar aydınlatma amacı taşımakta olup, somut hukuki durumlara çözüm teşkil etmemektedir. Karşılaşacağınız hukuki sorunlar için bir avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

Kılıç Hukuk Bürosu

1:

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E: 1994/12-251 

K: 1994/593 

T.: 12.10.1994

DAVA: Taraflar arasındaki “takas-mahsup” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1. İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne dair verilen 24.12.1991 gün ve 1988/2100 1991/1034 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.03.1993 gün ve 3096-5610 sayılı ilâmı:

(… Takas dermeyan eden borçlunun kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığı anlaşılmasına göre, takip hukuk açısından takas ve mahsubu gerektirecek bir husus henüz oluşmuş kabul edilemez. Dar yetkili mercide BK’nın 118/2. maddesinin uygulanması ve giderek yargılamayı gerektiren hususların tartışılması mümkün değildir. İstemin reddedilmesi gerekirken aksi düşüncelerle bilirkişi raporuna dayanarak takas ve mahsup talebinin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Mercice kararın bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmek gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, takibin durdurulması, takas ve mahsup istemine ilişkindir.

Sınırlı yetkili İcra Tetkik Merciinin yargılama usulü gözönünde tutulduğunda, takip hukuku bakımından takas ve mahsup iddiası kural olarak üç halde nazara alınabilir. Bunlar:

1. Takasa konu olacak, İcra İflas Kanununun 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunuyorsa,

2. Bu alacakla ilgili olarak İcra Takibi yapılmış ve takip kesinleşmiş ise,

3. Alacak ilâma bağlanmış durumdaysa,

Somut olayda, ilâma bağlanmış bir alacak var ve yine takas mahsup istemi içinde bu ilâmın kesinleşmesi şart değilse de söz konusu alacağa ilişkin ilâm, Yargıtay 15. Hukuk Dairesince bozulmuş olmakla ortadan kalktığı için bu aşamada hüküm altına alınan bir alacak kalmamış demektir. Bu durumda davacının takas ve mahsup isteğinin kabulüne olanak yoktur. Hal böyle olunca takas ve mahsup isteminin kabulüne ilişkin Mercii kararı doğru değildir. 0 halde önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi.


2:

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/12463

K. 2005/16277

T. 22.7.2005


BORÇLUNUN TAKAS TALEBİ ( İcra Mahkemesine Beyan Edebileceği Gibi Başvurusunu İcra Dairesine de Sunabileceği – Takibin Her Safhasında Bildirilebileceği )

TAKAS TALEBİNDE SÜRE ( Borçlunun – Takibin Her Safhasında Bildirilebileceği Herhangi Bir Süreye Tabi Bulunmadığı )

TAKAS DEF’İ ( İcra Mahkemesine Beyan Edebileceği Gibi Başvurusunu İcra Dairesine de Sunabileceği – Takibin Her Safhasında Bildirilebileceği )


2004/m. 68

ÖZET : Borçlunun takas talebini İcra Mahkemesine beyan edebileceği gibi, bu başvurusunu İcra Dairesine sunması da mümkündür. Bu istem, takibin her safhasında bildirilebileceğinden herhangi bir süreye tabi bulunmamaktadır. 

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : H.G.K.nun 12.10.1994 tarih ve 1994/251-593 sayılı kararında da benimsendiği üzere dar yetkili İcra Mahkemesinin yargılama usulü gözönünde tutulduğunda takip hukuku bakımından takas ve mahsup iddiası kural olarak; 


1- Takasa konu alacağın İİK.nun 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunması, 

2- Bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması, 

3- Alacağın ilama bağlanması hallerinde nazara alınabilir.

Borçlunun takas talebini İcra Mahkemesine beyan edebileceği gibi, bu başvurusunu İcra Dairesine sunması da mümkündür. Bu istem, takibin her safhasında bildirilebileceğinden herhangi bir süreye tabi bulunmamaktadır. Dairemizin yerleşik içtihatları da bu yöndedir. O halde, Mahkemece, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle takas definin reddi yolunda hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 22.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TOP Call Now Button